Akdeniz'de Yaz

Selam dostlar.

Forumu epeydir ihmal ettiğimi fark ettim ve birkaç fotoğraf paylaşayım dedim hemen.

Bu yaz akdenizde,Marmaris ile Datça arasında bulunan Hisarönü Körfezindeydim. Yoğun geçen sezonda pek çok dalış yaptım ancak istediğim dalışlar olmadı tabiki teknede müşteriler olduğu için.

Haziran ayında yine teknede müşteri olduğu bir gün, Murat kardeşimle birbirimize yakın koylarda demirliydik. Akşam üzeri gelen dalış hevesimi Muratla paylaştım ve 1-2 saatlik dalış planı yapıldı hemen. Muratın teknesinin botu daha büyük olduğu için gelip beni almasını söyledim. Ben dalarken o da bana botçuluk yapacaktı.

Murat gelene kadar bölgede nereye dalınabilir diye hemen telefondan bi inceleme yaptım. Bize yakın gözüken birkaç döküntü ve sığlık vardı gidebileceğimiz.

Hemen bota atlar atlamaz baktığım noktalara doğru yola koyulduk. Bu bölgede grida,akya,sinarit gibi avcı balıklar ile karşılaşmamız mümkündü

Birden derinleşen dik inen taşlar,derin sular bizim ege gibi değil tabiki. Sular da çok sıcak olduğundan sığ suda canlı görmek imkansız. 15-20 metrelerden sonra başlıyor canlılık ufak ufak.

Dalışa başlayalı 1 saat geçmişti. 17-18 metrelerde yaptığım agaşonlara güzel sinarit sürüleri geliyordu ancak hayvanlar mesafeyi hep koruyordu.

Günün ilk balığı olarak iri Kanal balığı botta yerini almışken,telefondan baktığım benim asıl merak ettiğim topuğun üzerine yaklaşıyorduk. Denizin ortasına doğru uzanan sığlığın üzeri ve etrafı avcı balıklar için iyi bir beslenme alanıydı.

Murat beni sığlığa yakın bir noktada bıraktı ve açıkta beni beklemeye  başladı. Ben sessiz sakin yüzeyde nefeslenirken hemen sinaritleri aşağıda görmüştüm bile. Kalbim küt küt atıyor sinaritler çok sakin şekilde salınyordu taşın etrafında orta suda. En son böyle bir görüntüyü Bozcaadada yaşamıştım.

Yanlış bir hareketle hemen nefeslenerek üzerlerine süzüldüm ve orta sudan sinarit sürüsünün en iri bireylerinden birisine atışımı yaptım.Kötü yerinden vurduğum sinarit hemen yırtarak ortalığı dağıttı ve kaçtı tabiki.

Küfürler kabarcıklarda uçuşurken tüfeğimi tekrar topladım ve bir daha göremeyeceğimi sandığım sinaritleri 3-5 dakika sonra yine aynı yerde gördüm.Hayvanlar tekrar toplanmıştı.

Bu sefer işimi şansa bırakmadım ve sakince tepesi 7-8 metre olan sığlığın üzerine agaşona yattım.

Ben daha inerken üzerime hareketlenen sinaritlerden bu kez alacaktım bir tane.

Yaklaşık 20-25 adet olan sürüde bir tane çok babaçko vardı tahminen 7-8 kg civarı. Diğer sinaritler zıpkının ucunda cirit atarken o ağır ağır arkadan ilerliyordu. Hiç onunla uğraşamam diyerek bana en garanti pozisyonu veren sinariti dizgiye almayı başardım. Eğer bu sefer de kaçırsaydım uyku tutmazdı günlerce.

Sinariti vurduktan sonra tüfeği toplarken,kalabalık akya sürüsü taşın etrafında belirdi birden. Belli ki kargaşanın sesine gelmişlerdi merak edip.

Orta sudan örümcek tekniği ile sürüden birkaç akyayı yaklaştırıp bir tanesini vurdum hemen. Çok iri olmasa da günü kurtaracak boyutta akyalar,hala daha etrafımda dönüyordu. Tekrar tüfeği kurayım derkennnn çatttttttttttt koptu zıpkının ipleri.İnvert tüfek kullandığım için tüfeğin başındaki makaraların ordan aşınmış ip. Yaaa işte şanssızlık ya,tam kopacak anı bulur. Taşın etrafı balık kaynıyorken avı bitirip dönmek zorunda kaldık.

Muratla beraber tekneye dönmeden birkaç fotoğraf çekildik ve günü sonlandırdık.

Sonrasında sık sık o taşa dalışa gittik.Sabah suyu akşam suyu fırtına sakin hava ne varsa denedik ancak bir daha öyle bir canlılık görmedik.

Balıklardan kanal balığını Murata pişirmesi için verdim,sinariti benim müşterinin arkadaşı olan ve birkaç tekne yanımızdaki arda turana verdik. Akyanın cenazesi ise bir gün sonra doğum günümde kalktı.

Şimdi fotoğrafları ekliyorum. Keyifli okumalar