Foruma Üye olduktan sonra "Aktivasyon-Şifre Belirleme Aşamasında Sorun Yaşayan Üyelerimiz
Foruma üye olurken "hotmail, outlook, msn" uzantılı bir mail adresi kullandıysanız size gönderdiğimiz aktivasyon-şifre belirleme e postası hesabınızdaki "gereksiz-spam" klasörüne düşmüş olabilir. Lütfen "gereksiz-spam" klasörünü kontrol ediniz. Destek için instagramdan @spearfishingturkey bize ulaşabilirsiniz.
Dostlar merhaba,
Üzerinden epey zaman geçmiş olmasına rağmen, avladığım ilk torik olması sebebiyle yaptığım bu avı fotoğrafıyla ve o gün yaşananlarla birlikte buradan paylaşmaya karar verdim.
İzmir ve çevresinde dalış yapan ve bu tarafa yolu düşen kıymetli dostlar bilirler; Seferihisar Sığacık marinanın yanından geçip rampayı çıkınca sizi mükemmel bir deniz manzarası karşılar. bu eşsiz deniz manzarasının hemen ön tarafında, kıyıdan yaklaşık 100-150 metre kadar açıkta eşek adası diye bilinen küçük bir ada vardır. Ama yoldan adaya baktığınız zaman bu adada balık olacağına ihtimal vermezsiniz, öyle hissettiren bir havası vardır. Bu yüzden pek geleni gideni olmazdı diye düşünüyorum ve bu durum oldukça da hoşuma giderdi. Çünkü benim bir dönem has meralarımdan olmuştu. En iri şeytanımı, takoz sargozlarımı, levreklerimi, 2 kilo üstü ilk çipuramı bu adada vurmuştum. Bir dezavantajı vardı ki kıyıdan adaya yüzerek geçmek zorundaydım çünkü botum yoktu ve bu aralıkta ciddi tekne trafiği işlerdi. Çoğu zaman karşıya geçene kadar zıpkınımı havaya kaldırarak yüzmek zorunda kalırdım.
Benim bu adada dalış yaptığım dönemler orada görselde görünen otel yoktu ve yamaç boyunca bir dönem başlanıp bitirilmemiş bir kaç inşaattan başka hiç bir şey yoktu, çorak bir tepeden patika bir toprak yol ile suyun kenarına kadar araçla inebiliyorduk. Kıyı şeridi çok taşlık olduğu için kesinlikle oltacılar da tercih etmiyordu çünkü attıkları takım kalıyordu. Az kurşun ve sahte bulmadım oralarda 🙂
Gelelim av gününe. Akşam 8 sabah 8 çalıştığım yorucu geçen bir gecenin sonunda, pazar sabahı, uyku tutmayacağını bildiğim ve denizin çağrısına karşı koyamadığım için dalışa gitmeye karar vermiştim. Yorgun olduğum için Bornova'dan gidebileceğim yakın meralardan hangisine gitsem diye düşünürken yine Sığacık aklıma gelmişti. Hemen yola koyuldum. Denizin kenarına vardığımda ortalığın süt liman olduğunu gördüm ve kendi kendime bu ''karınca su içer'' denizde balık bulamam, en azından dalmış olayım diye diye söylenerek giyinmeye başlamıştım. Karşıya geçer geçmez ava hemen adanın solundan başlar, bütün adayı dönüp yine karşıya yüzerek günü sonlandırırım. Sol tarafı taşlık, güzel sargoz ve çipura yapan bir meradır. Sağ taraf olduğu gibi kumluk ve erişteliktir ki levrekte bu tarafı çok sever. Zaten özellikle havyarlı levreğin karnını eriştelere sürte sürte yüzmesinin ona iyi geldiğini ve yumurta bırakmasını kolaylaştırdığını bir yerlerden okumuştum. Zaman zaman çok iri mırmırlar ve soba borusu gibi kefaller de aldığım olmuştur bu tarafta.
O gün dalışım tam da düşündüğüm gibi verimsiz geçiyordu ve artık umudumu yitirmeye başlamıştım. Adanın sol tarafından başlayıp %70 kadarının yüzüp tamamlamış, kalan sığlık ve eriştelik noktalarda da bir umut keyifsiz kısa agoşonlar ile balık aramaya devam etmekteydim. Zaten gece vardiyasından çıktığım ve yorgun olduğum için fazla da zorlamamaya çalışıyordum çünkü bunu hayatımla ödeyebilirdim. Neredeyse son agoşonlarımdan birinde etrafta bolca gümüş balığı olduğunu ve tedirgin tedirgin oradan oraya kaçıştıklarını farketmiştim ki bu tam da merada levrek olduğuna dair umutlarımı yeşertmeye yetmişti. Hadi bir gayret diyerek iyice nefeslendikten sonra kendimi yaklaşık 2.5 metre kadar derinlikte eriştelerin içine iyice gömdüm ve beklemeye başladım. Gözüm gümüşlerdeydi. Neden sonra bir anda gümüş balıklarının dağılarak gözden kaybolduklarını farkettim ve içimden o anda bir şeyin geldiğini hissettim diyebilirim. Bu hissi agoşonla balık avlayan dostlarım iyi bilirler. 🙂 Bir anda, bulanıklığın içinde bir silüet son hızla bana sol açığımdan geçecek şekilde yaklaşmaya başlamıştı ve bu silüet levrek olamayacak kadar hızlı hareket etmekteydi. Levrek çok daha sakin ve korkusuz yaklaşır zıpkıncıya. Döneceği zaman sırt yüzgecini kaldırır ve o anda anlarsınız ki yan verecektir, atış zamanı gelmiştir. Bu hızla solumdan geçip gidecek şekilde ilerleyen balığa, bana daha ne olduğunu bile hayal meyal seçebileceğim kadar yaklaşmışken çoktan 110 luk troyu çevirmiş ve parmağımla tetiği hafiften ezmeye başlamıştım bile. Nitekim doğru zamanda atış yapmamış olsaydım bu denizin en hızlı balığının arkasından el sallamam işten bile olmayacaktı. Bu düşünceler silsilesi arasında, görüş açıma girdiği ilk anda, 7mm 140 cm şişim çift 16 lastiğin tahriki ile çoktan balığa doğru yola çıkmıştı. Solundan tam omuruna isabet eden şiş ile balık olanca hızıyla bir roket gibi eriştelerin içine doğru dönmüş, kafa üstü toprağa saplanmıştı. Yırtma ihtimalini göz önünde bulundurarak hemen balığa doğru hamle yapmış ve toriği kuyruğundan yakalamıştım. Bir anda içinden boşalan kan ile etrafı göremez olduğumu söylemeliyim. Zaten olur da torik ya da daha büyük orkinos tarzı bir av yaparsanız mutlaka balığın içindeki kanı kuyruk kısmından bıçakla keserek boşaltmanız gerekir ki eti mundar olmasın. Nitekim balığı kucaklamış ve o gün avımı sonlandırmaya karar vermiştim. Zaten polosub forzatre sandwiç smoot elbise zerre esnemediğinden iyiden iyiye boğazımı sıkmaya ve beni çıldırtmaya başlayalı çok olmuştu. Adadan emniyetli bir şekilde karşı kıyıya doğru yüzdükten sonra aracıma gelmiştim. 25 litrelik buzluğa kafa üstü soktuğum toriğin kuyruğu dışarıda kalmıştı ve eve keyifli bir gün geçirmiş olmanın verdiği huzur ile sakince yola koyulmuştum bile..
Videosunun linkini de ekliyorum, videonun sonunda bahsi geçen avı ölümsüzleştiren anları izleyebilirsiniz.
Keyifli seyirler dilerim dostlar..
İşte özlediğimiz-istediğimiz (av günü anlatımlı) av paylaşımlarından biri geldi. Avın hikayesini okumak dalış gününü zıpkıncının gözünden yaşamak gibi oluyor. Ayrıca av paylaşımı yanında bir nevi tecrübe paylaşımı da yapılıyor hikayenin içerisinde. Bu nedenle av hikayelerini çok önemserim. @wolfenstein nefesinize sağlık. Paylaşımınız keyifle okudum.
Primline lastik hediyeli etkinliğimize bu gönderi ile katılım sağladınız. Şansınız bol olsun 👍
@can Çok teşekkürler kıymetli dostum, keşke paylaşmak için daha çok zaman bulabilsek, uzun yıllardır yaptığımız dalışlarla ne maceralar yaşadık..
Hikayesi anlatımı insanı kendi avı gibi hissettiriyor. Nefesinize sağlık. Yarışmada da başarılar bu arada.
@wolfenstein vakit buldukça diğerlerini de paylaşın. Keyifle okuruz 👍
Herkese teşekkürler..
@onr6nkoc Ben yaşayan olarak bile tekrar tekrar o heyecanları yaşarım yaptığım avları düşündükçe.. 🙂
Kendileri daha bana nasip olmadı ...Tebrikler güzel görüntüler nefesinize sağlık .👍👍
@ridvan Kısmette varsa hiç ummadığınız anda karşılaşıyorsunuz. İnşallah yakın zamanda avlarsınız..
@wolfenstein şimdilerde oralarda el kadar sargoz - çipura görürsen öp başına koy
her yer yemlik balık ama zıpkın sıkacak balık bulmak imkansız
derler ki çok gececi varmış seferihisarda, hatta polis ve jandarma olanlar bile varmış aralarında
ondan balık kesmiş - ancak derindeki taşlarda tek tük bir şeyler denk geliyormuş
🙁
@wolfenstein Nefesinize ve anlatım için emeğinize sağlık. Bol trofeli sağlıklı dalışlar dilerim.
@wolfenstein şimdilerde oralarda el kadar sargoz - çipura görürsen öp başına koy
her yer yemlik balık ama zıpkın sıkacak balık bulmak imkansız
derler ki çok gececi varmış seferihisarda, hatta polis ve jandarma olanlar bile varmış aralarında
ondan balık kesmiş - ancak derindeki taşlarda tek tük bir şeyler denk geliyormuş
🙁
Maalesef her seviye zıpkıncıya hitap edecek meraların hali harap abi. Ticari balıkçıların gece gündüz dövdüğü yetmiyor gibi bir de Gececiler-tüpçüler-bohçacılar-çuvalcılar 😀 derken hobisine takılanlar 2 kefali zor görür olduk.
Meraların verimsizliği nedeniyle derin dalışa olan ilginin artması beni çok korkutuyor. Özellikle derin sularda avlanan üstatların video ve fotoları "balık derinde" algısını daha da kuvvetlendiriyor. Algı da değil aslında sabah akşam dövülen meralar için derin olayı bir gerçek ama ne bileyim derin dalış bambaşka bir disiplin. Neresinden bakarsan bak kaliteli ve konforlu malzeme istiyor ne bileyim tecrübe ile pekişmiş üst seviye dalış becerileri istiyor. Deniz taşıtı istiyor. Sağlam badi istiyor, istiyor da istiyor.
Kıyıdan 1-2 km palet vurarak 20-25 metrelere tek başına dalışa giden bildiğim zıpkıncılar var. Meraya varana kadar zaten pert oluyorsun. yüzerken ters akıntıya denk gelmelere falan hiç girmiyorum.
Ancak güzel balık var diye her riski göze alarak dalış yapan arkadaşlarım için tedirgin oluyorum. Biraz uzattım galiba 🙂 dertleşmek istedim. Herkese kazasız bol avlı dalışlar diliyorum. Allah Korusun.
@can Bizler maalesef millet olarak ışık hızıyla kendi geleceğimizi tüketmekteyiz. Buna bir dur diyecek olan çıkmaz ise evlatlarımıza çöp yığınlarından başka bir şey bırakamayacağız. Doğal kaynaklarımız, denizlerimiz, yeşilimiz, doğamız günden güne tahrip olurken bir yandan da yarın yokmuş gibi tüketme hırsı ve para kazanma hırsı ile her şeyi mahvediyoruz. Bu ülkenin bütün zıpkıncıları bir araya gelip aynı gün dalsa yine de o koca koca gemilerle dip zeminini kazıya kazıya giden ve hayvanların doğal yaşam alanlarının canına okuyan avlanma yönteminin zerresi kadar tüketemez bu denizleri.
@can Bu ülkenin bütün zıpkıncıları bir araya gelip aynı gün dalsa yine de o koca koca gemilerle dip zeminini kazıya kazıya giden ve hayvanların doğal yaşam alanlarının canına okuyan avlanma yönteminin zerresi kadar tüketemez bu denizleri.
tüketir, emin ol
🙂
Ancak güzel balık var diye her riski göze alarak dalış yapan arkadaşlarım için tedirgin oluyorum. Biraz uzattım galiba 🙂 dertleşmek istedim. Herkese kazasız bol avlı dalışlar diliyorum. Allah Korusun.
tedirginliğin konusunda son derece haklısın, istersen bunu başka bir konu açarak konuşalım
zira bu güne kadar dalışta kaybettiğimiz bizzat tanıdık / arkadaş sayısı iki elin parmaklarını geçti...
@trofesor Bundan yıllar önce Karadenizde bir zıpkıncı kıyıya vurmuştu. Gazetelerden duymuştuk haberi ve fotoğrafları görmüştük fakat üzerindeki elbise bizim ülkemizde kullanılan hiç bir markaya benzemiyordu. Şaşırmıştık. Nitekim yakın zamanda bu bölgede bir zıpkıncı kaybolduğuna dair haber de yoktu. Merhumun kimliği tespit edilememişti ve çok uzun zamandır suda kalmış olduğu da otopside ortaya çıkmıştı. Sonradan öğrendik ki taa Karadenizin karşı kıyılarında hayatını kaybeden yabancı bir zıpkıncıymış ve akıntılarla günlerce sürüklendikten sonra bizim ülkemizde kıyıya vurmuş. Ne acı bir ölüm. Tanıdık tanımadık çok insanı yitirdik bu sevda uğruna maalesef..
@wolfenstein eline sağlık üstadım. Balıkta Babaymış
@o0sk Teşekkürler Osman bey, sizin de Kazıklı koylarında avladığınız güzel balıklardan fotoğraflar ve av anılarınızı bekliyoruz. Bizleri maceralarınızdan mahrum bırakmayın. 🙂 Bu arada yeni teknenizle ne zaman balığa gideceğiz merak ediyorum doğrusu 🙂
@wolfenstein abi maşallah nefesine ve eline sağlık. hem yazmışi başından geçeni anlatmışsın hem de değerli bilgiler vermişsin ( levreğin sırt yüzgecinini kalkınca yan vereceği , gümüş balığının hareketlerinden orda avcı balık olduğu vs.) benim gibi yeni avcı adayları için çok iyi oldu bunları öğrenmek . teşekkürler abim nefesine sağlık
@gkhnkck1990 Estağfirullah kardeşim, ben naçizane bildiğim kadarını yazımla aktardım. Yoksa daha nice usta avcılarımız vardır bizleri gölgesinde bırakacak. Yine de sağ olasın. Selamlar.
@wolfenstein abi doğru sizden çok çok iyileri vardır hepsine saygım sonsuz fakat bildiğini gösterip , yardımcı olana.. çünkü her avcı birilerinden bişey görüp, öğrenip , gözlemleyip gelmiştir şuan ki aşamaya .
sağlıklı nefesler abicim
